http://www.youtube.com/playlist?list=PLE8338EC727B8AB97
Önceki yazıda adı geçti. Zaten uzun zamandır buranın taslaklarından biriydi. Gene hüzün hikayesi: Weeds.
Amerikan orta sınıfı zor dönemlerden geçti herhalde. Kimi işten çıkarıldığı için, kimi kansere yakalandığı için, kimisi de eşini kaybettiği için alternatif para kazanma yöntemlerine sarılan insanların hikayelerini izler olduk. Weeds bunlardan ilkiydi. Zaten ödüllerle başladı, çok iyiydi. Mary-Louis Parker başarılıydı. Senaryo çok iyiydi; komikti, eleştireldi, yaratıcıydı, sertti.
Her şeyden önemlisi bir konusu vardı. Anlatmaya çalıştığı bir "ana teması" vardı. "Sub-urban" sıkıntılara parmak basıyordu. Entellektüel Amerikan orta-sınıfının dertlerini anlatıyordu.
Sonra bir şey oldu. Ne oldu bilmiyorum. Ama her şey değişti. Önce kötüye sonra çok kötüye gitti. Dizi bir anda fantastik bir hal aldı. Spoiler vermek umrumda bile değil, çünkü "spoil" edebileceğim bir şey olduğuna inanmıyorum. Ama inanın neler olduğunu bile hatırlayamıyorum.
Sanırım olay fazla başarılı olmakla geliyor. Fazla başarı olunca "fan-dom" artıyor, karakterler birbirinden ve ana olaylardan kopuyor. İşler çığırından çıkıyor. Nedense burada böyle olmadı gibi geliyor. Sanki dizinin miladı 3 sezondu ve gereğinden fazla uzatıldı.
Jeneriği bile bunun göstergesiydi sanki.
Aslında her gün rakamlardan anlam çıkaran biri olarak, sanırım duygusal bakıyorum olaya. 8 sezon yayınlanmış bir dizide benim bahsetmeye çalıştığım güzel bölümler 2, hadi bilemedin 3 sezon. Agrostic'in yanmasıyla - ondan önce de sinyaller başlamıştı sanırım - her şey değişti.
Ya çok güzel bir dizi bütün güzelliğini kaybetti.
Ya da boktan bir dizinin istisnai güzel bölümleri bitti.
Keşke ikincisi gibi olsaydı da, daha az üzülseydim.
No comments:
Post a Comment